Aniqzifeehi fit Taabooti faqzifeehi fil yammi fal yul qihil yammu bis saahili yaakhuzhu 'aduwwul lee wa 'aduwwul lah; wa alqaitu 'alaika mahabbatam minnee wa litusna'a 'alaa 'ainee
Sandığa koy onu da nehre bırak, nehir onu kıyıya bırakır, benim düşmanım ve senin düşmanın, alır onu demiştim ve himayem altında yetişmen için sana karşı bir sevgi de vermiştim ona.
Iz tamsheee ukhtuka fataqoolu hal adullukum 'alaa mai yakfuluhoo faraja 'naaka ilaaa ummika kai taqarra 'ainuhaa wa laa tahzan; wa qatalta nafsan fanajjainaaka minal ghammi wa fatannaaka futoonaa; falabista sineena feee ahli Madyana summa ji'ta 'alaa qadariny yaa Moosa
Hani kız kardeşin gitmiş de onu yetiştirecek birisini bulayım mı size demişti, gözü aydın olsun, kederlenmesin diye tekrar anana kavuşturmuştuk seni ve birisini öldürmüştün de seni gamdan kurtarmıştık ve seni sınayıp durmuştuk ve yıllarca Medyen halkının içinde kalmıştın, sonra da mukadder olduğu gibi buraya geldin ey Musa.
Faatiyaahu faqoolaaa innaa Rasoolaa Rabbika fa arsil ma'anaa Banee Israaa'eela wa laa tu'azzibhum qad ji'naaka bi Aayatim mir Rabbika wassa laamu 'alaa manit taba'al hudaa
Hemen gidin de biz deyin, şüphe yok ki Rabbinin iki peygamberiyiz bizimle gönder İsrailoğullarını ve onlara azap verme. Rabbinden delille geldik sana, esenlik hidayete uyana.
Allazee ja'ala lakumul arda mahdanw wa salaka lakum feehaa subulanw wa anzala minas samaaa'i maaa'an fa akhrajnaa biheee azwaajam min nabaatin shatta
Öyle bir mabuttur ki yeryüzünü size döşek etmiş, orada size yollar açmış, gökten yağmur yağdırmış, o yağmur sebebiyle de çeşitçeşit ve çifterçifter nebatlar bitirmiştir.
Falanaatiyannaka bisihrim mislihee faj'al bainanaa wa bainaka maw'idal laa nukhlifuhoo nahnu wa laaa anta makaanan suwaa
O halde biz de onun gibi bir büyü yaparak karşı geleceğiz sana, aramızda bir buluşma yeri ve vakti tayin et de sen ve biz, vaadimizden caymayalım, buluşalım orada, hem de ikimize de müsavi mesafede, münasip bir yer olsun orası.