Qaala inna feeha Lootaa; qaaloo nahnu a'lamu biman feehaa lanunajjjiyannahoo wa ahlahooo illam ra atahoo kaanat minal ghaabireen
İbrahim, orada Lut da var demişti de onlar, biz daha iyi biliriz demişlerdi, orada kim var; onu ve ailesini kurtaracağız, ancak karısı kurtulmayacak, o, şüphe yok ki orada kalanlardan olacak.
Wa lammaaa an jaaa'at Rusulunaa Lootan seee'a bihim wa daaqa bihim zar'anw wa qaaloo laa takhaf wa laa tahzan innaa munajjooka wa ahlaka illam ra ataka kaanat minal ghaabireen
Elçilerimiz Lut'a gelince Lut, onların yüzünden kederlenmişti, gönlü daralmıştı. Onlar, korkma ve tasalanma demişlerdi; şüphe yok ki biz, seni de, aileni de kurtaracağız, ancak karın müstesna ve şüphe yok o, orada kalanlardan olacak.
Wa 'Aadanw wa Samooda wa qat tabaiyana lakum mim masaakinihim wa zaiyana lahumush Shaitaanu a'maalahum fasaddahum 'anis sabeeli wa kaanoo mustabsireen
Ve Âd'le Semud'u da helak etmiştik ve gerçekten de yerlerinden apaçık anlamaktasınız ve Şeytan, onların yaptıklarını, bezemişti kendilerine ve gerçeği gördükleri halde yoldan çelmişti onları.
Wa Qaaroona wa Fir'awna wa haamaana wa laqad jaaa'ahum Moosa bilbaiyinaati fastakbaroo fil ardi wa maa kaanoo saabiqeen
Ve Karun'u ve Firavun'u ve Haman'ı da helak etmiştik ve andolsun ki Musa, onlara apaçık delillerle gelmişken tuttular da, yeryüzünde ululanmaya kalkıştılar ve azabı da savuşturamadılar.
Fakullan akhaznaa bizam bihee faminhum man arsalnaa 'alaihi haasibaa; wa minhum man akhazat hus saihatu wa minhum man khasafnaa bihil arda wa minhum man aghraqnaa; wa maa kaanal laahu li yazlimahum wa laakin kaanoo anfusahum yazlimoon
Hepsini de suçları yüzünden helak ettik. Onlardan, üstlerine kasırgayla taş yağdırdıklarımız var ve onlardan, bir bağırışla helak olanlar var ve onlardan yere geçirdiğimiz var ve onlardan sulara garkettiğimiz var ve Allah zulmetmemişti onlara ve fakat onlar, kendi kendilerine zulmetmişlerdi.
Utlu maaa oohiya ilaika mional Kitaabi wa aqimis Salaata innas Salaata tanhaa 'anil fahshaaa'i wal munkar; wa lazikrul laahi akbar; wal laahu ya'lamu maa tasna'oon
Oku kitaptan ne vahyedildiyse sana ve namaz kıl; şüphe yok ki namaz, çirkin ve kötü şeylerden alıkoyar insanı ve elbette Allah'ı anmak, pek büyük birşeydir ve Allah, ne işlerseniz hepsini bilir.
Wa laa tujaadilooo Ahlal Kitaabi illaa billatee hiya ahsanu illal lazeena zalamoo minhum wa qoolooo aamannaa billazeee unzila ilainaa wa unzila ilaikum wa illaahunna wa illahukum waahidunw-wa nahnu lahoo muslimoon
Ve kitap ehliyle, ancak en güzel bir tarzda mücadele edin; yalnız içlerinden zulmedenler müstesna ve deyin ki: İnandık bize indirilene de, size indirilene de ve mabudumuz ve mabudunuz birdir ve biz, ona teslim olmuşuz.
Wa kazaalika anzalnaaa ilaikal Kitaab; fallazeena aatainaahumul kitaaba yu'minoona bihee wa min haaa'ulaaa'i many yu'minu bih; wa maa yajhadu bi'Aayaatinaa illal kaafiroon
Ve işte sana böyle bir kitap indirdik biz ve bu yüzden kendilerine kitap verilenler, inanıyorlar ona ve şunlardan da inanan var ona ve delillerimizi, kafirlerden başkası da bilerek inkar etmez.
Bal huwa aayaatum baiyinaatun fee sudooril lazeena ootul 'ilm; wa maa yajhadu bi aayaatinaa illaz zaalimoon
Hayır, o, kendilerine bilgi verilenlerin gönüllerinde kökleşip yerleşmiş olan apaçık delillerdir ve delillerimizi, zalimlerden başkası da bilerek inkar etmez.
Qul kafaa billaahi bainee wa bainakum shaheedaa; ya'lamu maa fis samaawaati wal ard; wallazeena aamanoo bil baatili wa kafaroo billaahi ulaaa'ika humul khaasiroon
De ki: Aramda ve aranızda tanık olarak Allah yeter; bilir ne varsa göklerde ve yeryüzünde ve batıla inanıp Allah'a kafir olanlara gelince: Onlardır ziyan edenlerin ta kendileri.
Wa yasta'jiloonaka bil'azaab; wa law laaa ajalum musammal lajaaa'ahumul 'zaab; wa la yaatiyannahum baghta tanw wa hum laa yash'uroon
Ve senden, azabın çarçabuk gelmesini isterler ve muayyen bir zamanı olmasaydı azap, gelip çatardı onlara ve azap, onlara apansız gelecek ve onların haberleri bile olmayacak.
Wallazeena aamanoo wa 'amilus saalihaati la nubawwi 'annahum minal Jannati ghurafan tajree min tahtihal anhaaru khaalideena feehaa; ni'ma ajrul 'aamileen
İnananları ve iyi işlerde bulunanları, kıyılarından ırmaklar akan cennetin en yüce yerlerinde yerleştireceğiz, orada ebedi olarak kalacaklar; iyi işlerde bulunanlara verilen mükafat, ne de güzeldir.