Faman haaajjaka feehi mim ba'di maa jaaa'aka minal 'ilmi faqul ta'aalaw nad'u abnaaa'anaa wa abnaaa'akum wa nisaaa'anaa wa nisaaa'akum wa anfusanaa wa anfusakum summa nabtahil fanaj'al la'natal laahi 'alal kaazibeen
Sana iyice bildirildikten sonra da gene bu hususta seninle tartışan olursa de ki: Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım, biz bizzat gelelim, siz de gelin. Ondan sonra da dua edelim ve Allah'ın lanetini yalancılara havale edelim.
Qul yaa Ahlal Kitaabi ta'aalaw ilaa Kalimatin sawaaa'im bainanaa wa bainakum allaa na'buda illal laaha wa laa nushrika bihee shai'anw wa laa yattakhiza ba'dunaa ba'dan arbaabam min doonil laah; fa in tawallaw faqoolush hadoo bi annaa muslimoon
De ki: Ey kitap ehli, gelin aramızda eşit olan tek söze: Ancak Allah'a kulluk edelim, ona hiçbir şeyi eş ve ortak etmeyelim, Allah'ı bırakıp da bazılarımız, bazılarımızı Tanrı tanımayalım. Gene de yüz döndürürlerse deyin ki tanık olun, özümüzü Tanrıya teslim edenleriz biz.
Şöyleböyle bilginiz olan şeye dair tartışıp duruyorsunuz ama hiç bilginiz olmayan şeyde de ne diye tartışmaya kalkışırsınız? Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Waddat taaa'ifatum min Ahlil Kitaabi law yudil loonakum wa maa yudilloona illaaa anfusahum wa maa yash'uroon
Kitap ehlinin bir bölüğü, yolunuzu sapıtmak ister. Halbuki sizi değil, ancak kendilerini yoldan çıkarırlar, kendileri sapıklığa düşerler de farkında değillerdir.
Wa qaalat taaa'ifatum min Ahlil Kitaabi aaminoo billazeee unzila 'alal lazeena aamanoo wajhan nahaari wakfurooo aakhirahoo la'alla hum yarji'oon
Kitap ehlinin bir bölüğü de dedi ki: İman edenlere indirilene gündüzün inanın, akşam üstü inanmayın, kafir olun, belki iman edenler de inançlarından dönerler.
Wa laa tu'minooo illaa liman tabi'a deenakum qul innal hudaa hudal laahi ai yu'taaa ahadum misla maaa ooteetum aw yuhaaajjookum 'inda Rabbikum
Ve dininize uyan kişiden başkasına inanmayın. De ki: Doğru yol, ancak Allah yoludur. Size verilenin başkalarına da verildiğine ve onların, Rabbiniz katında deliller göstererek sizinle tartışacaklarına inanmayın dediler mi de, de ki: Lütuf ve ihsan ancak Allah'ın elindedir, dilediğine lütfeder ve Allah'ın lütfü boldur ve her şeyi bilir o.
Wa min Ahlil Kitaabi man in taamanhu biqintaariny yu'addihee ilaika wa minhum man in taamanhu bideenaaril laa yu'addiheee ilaika illaa maa dumta 'alaihi qaaa' imaa; zaalika biannahum qaaloo laisa 'alainaa fil ummiyyeena sabeelunw wa yaqooloona 'alal laahil kaziba wa hum ya'lamoon
Kitap ehlinin içinde öylesi vardır ki ona bir kantar altın emanet etsen onu, olduğu gibi öder. Öylesi de vardır ki bir altın emanet etsen ayak direyip ısrar etmedikçe geri vermez. Bu da, okumayazma bilmeyenlerin mallarını almada bir vebal yok bize demelerindendir. Bile bile Allah'a karşı yalan söylerler.
Innal lazeena yashtaroona bi'ahdil laahi wa aymaanihim samanan qaleelan ulaaa'ika laa khalaaqa lahum fil Aakhirati wa laa yukallimuhumul laahu wa laa yanzuru ilaihim Yawmal Qiyaamati wa laa yuzakkeehim wa lahum 'azabun 'aleem
Allah'a verdikleri sözü ve onun adına, etmiş oldukları yeminleri, değeri az bir mataha değişenler yok mu, onlardır ahirette nasibi olmayanlar ve Allah, kıyamet gününde onlarla konuşmaz, yüzlerine bile bakmaz, onları arıtmaz ve onlar içindir elemli bir azap.
Wa inna minhum lafaree qany yalwoona alsinatahum bil Kitaabi litahsaboohu minal Kitaab
Kitap ehlinin bir bölüğü de kitaptan bir şey okuyorlarmış zannına kapılmanız için dillerini oynatıp dururlar, halbuki okudukları, kitapta yoktur. Bu, Allah katındandır derler, değildir Allah katından ve bile bile Tanrıya bühtan ederler.
Maa kaana libasharin ai yu'tiyahul laahul Kitaaba walhukma wan Nubuwwata summa yaqoola linnaasi koonoo 'ibaadal lee min doonil laahi wa laakin koonoo rabbaaniy yeena bimaa kuntum tu'allimoonal Kitaaba wa bimaa kuntum tadrusoon
Hiçbir insana yakışmaz ki Allah, ona kitap, hüküm ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara, Tanrıyı bırakın da bana kul olun desin. Ancak öğretmekte, okumakta ve okumakta olduğunuz kitaba uyup Rabbani olun der.
Wa iz akhazal laahu meesaaqan Nabiyyeena lamaaa aataitukum min Kitaabinw wa Hikmatin summa jaaa'akum Rasoolum musaddiqul limaa ma'akum latu'minunna bihee wa latansurunnah; qaala 'aaqrartum wa akhaztum alaa zaalikum isree qaalooo aqrarnaa; qaala fashhadoo wa ana ma'akum minash shaahideen
An o zamanı ki Allah, peygamberlerden, size kitap ve hikmet verdim, sonra da sizdeki kitabı gerçekleyen bir peygamber göndereceğim, ona mutlaka inanacaksınız, mutlaka yardım edeceksiniz diye söz almıştı ve ikrar ettiniz mi, size yüklediğim bu ağır yükü aldınız, yüklendiniz mi demişti. İkrar ettik demişlerdi de o da öyleyse tanık olun demişti, ben de sizinle beraber tanıklık edenlerdenim.
Afaghaira deenil laahi yabghoona wa lahooo aslama man fis samaawaati wal ardi taw'anw wa karhanw wa ilaihi yurja'oon
Artık Allah'ın dininden başka bir din mi arıyorlar? Göklerde ve yeryüzündekiler, istekleriyle ve zorla ona teslim olmuşlardır ve her şey de, sonucu, gerisin geriye, dönüp onun tapısına varacaktır.
Qul aamannaa billaahi wa maaa unzila 'alainaa wa maaa unzila 'alaaa Ibraaheema wa Ismaa'eela wa Ishaaqa wa Ya'qooba wal Asbaati wa maaa ootiya Moosaa wa 'Eesaa wan Nabiyyoona mir Rabbihim laa nufarriqu baina ahadim minhum wa nahnu lahoo muslimoon
De ki: İnandık Allah'a ve bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakup'a, torunlarına indirilene. Musa'ya, İsa'ya ve peygamberlere, Rablerinden verilene; aralarından hiçbirini ayırt etmeyiz ve biz, ona teslim olmuşuz.
Kaifa yahdil laahu qawman kafaroo ba'da eemaanihim wa shahidooo annar Rasoola haqqunw wa jaaa'ahumul baiyinaat; wallaahu laa yahdil qawmaz zaalimeen
Allah, o kavme nasıl doğru yolu gösterir ki inandıktan sonra kafir olmuştur. Halbuki onlar, Peygamberin gerçek olduğuna da tanıklık etmişlerdi, onlara apaçık deliller de gelmişti ve Allah, zalim kavmi doğru yola sevk etmez ki.