Bu bir kitaptır ki insanları onunla korkutman, inananlara da öğüt vermen için sana indirildi; bu yüzden yüreğinde bir sıkıntı, göğsünde bir darlık hasıl olmasın.
Wa kam min qaryatin ahlaknaahaa fajaaa'ahaa baasunaa bayaatan aw hum qaaa'iloon
Biz nice şehirler helak etmişiz ki azabımız gelip çattığı zaman ya geceydi; halk, uykuya dalmıştı, yahut da gündüzdü, öğle uykusundaydı, dinlenmedeydi.
Wa laqad khalaqnaakum summa sawwarnaakum summa qulnaa lilmalaaa'ikatis judoo li Aadama fa-sajadooo illaaa Ibleesa lam yakum minas saajideen
Andolsun ki sizi yarattık, sonra bir suret, bir şekil verdik size, sonra da meleklere, Âdem'e secde edin dedik, hemen secdeye kapandılar, yalnız İblis secde edenlere katılmadı.
Qaala maa mana'aka allaa tasjuda iz amartuka qaala ana khairum minhu khalaqtanee min naarinw wa khalaqtahoo min teen
Tanrı, sana emrettiğim zaman neden secde etmekten çekindin, seni meneden sebep neydi dedi. O, ben ondan daha hayırlıyım dedi, beni ateşten halkettin, onu balçıktan yarattın.
Fawaswasa lahumash Shaitaanu liyubdiya lahumaa maa wooriya 'anhumaa min saw aatihimaa wa qaala maa nahaakumaa Rabbukumaa 'an haazihish shajarati illaaa an takoonaa malakaini aw takoonaa minal khaalideen
Şeytan, onlara gizli kalmış olan avret yerlerini belirtip göstermek için ikisini de vesveselendirdi ve bu ağacın meyvesini yerseniz mutlaka iki melek haline gelir, yahut da ebedi ömre kavuşursunuz, onun için Rabbiniz sizi nehyetti dedi.
Fadallaahumaa bighuroor; falammaa zaaqash shajarata badat lahumaa saw aatuhumaa wa tafiqaa yakhsifaani 'alaihimaa minw waraqil jannati wa naadaahumaa Rabbuhumaaa alam anhakumaa 'an tilkumash shajarati wa aqul lakumaaa innash Shaitaana lakumaa 'aduwwum mubeen
Onları böylece aldattı. Derken o ağacın meyvesinden tadınca avret yerlerini gördüler ve cennetteki ağaçların yapraklarıyla avret yerlerini örtmeye koyuldular. Rableri nida edip onlara dedi ki: Sizi, şu ağacın meyvesini yemeden menetmedim mi ve demedim mi ki Şeytan, hiç şüphe yok ki size apaçık bir düşmandır.
Yaa Baneee Aadama qad anzalnaa 'alaikum libaasany yuwaaree saw aatikum wa reeshanw wa libaasut taqwaa zaalika khair; zaalika min Aayaatil laahi la'allahum yaz zakkaroon
Ey Âdemoğulları, avret yerlerinizi örtecek libas ve giyip süsleneceğiniz elbise indirdik size. Tanrıdan çekinme elbisesine gelince: O, daha da hayırlıdır ve bunlar, insanların anıp öğüt almaları için indirilen Allah ayetlerindendir.
Ey Âdemoğulları, Şeytan, ananızı, babanızı cennetten çıkardığı ve avret yerlerini onlara göstermek için büründükleri elbiseyi sıyırıp üstlerinden attığı gibi sakın sizi de bir derde uğratmasın. O ve ona mensup olanlar, sizin göremeyeceğiniz yerlerden görür, kollar sizi. Şüphe yok ki biz Şeytanları, inanmayanlara dost ettik.
Onlar, kötü bir iş yapınca babalarımız da derler, bu işi yaparlardı, öyle bulduk onları ve Allah emretti bunu bize. De ki: Allah kesin olarak kötülüğü emretmez. Allah'a, bilmediğiniz şeyi mi isnad ediyorsunuz?
Qul amara Rabbee bilqisti wa aqeemoo wujoohakum 'inda kulli masjidin wad'oohu mukhliseena lahud deen; kamaa bada akum ta'oodoon
De ki: Rabbim, adaletle hareket etmemi emretti bana ve her secde yerinde, her namazda yüzünüzü kıbleye döndürün, inancınızda, ibadetinizde halis olup ona bağlanarak kulluk edin nasıl sizi o yarattıysa, meydana getirdiyse gene öylece dönüp onun tapısına varacaksınız.
Fareeqan hadaa wa fareeqan haqqa 'alaihimud dalaalah; innahumut takhazush Shayaateena awliyaaa'a min doonil laahi wa yahsaboona annnahum muhtadoon
Halkın bir bölüğünü doğru yola sevketmiştir, bir bölüğüyse sapıklığı haketti. Zanneder misiniz Allah'ı bırakıp da Şeytanları dost edinenler doğru yolu bulmuşlardır?