بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
وَٱلْمُرْسَلَٰتِ عُرْفًۭا
Wal mursalaati'urfaa
Andolsun, ardı ardınca, iyilikle gönderilenlere.
فَٱلْعَٰصِفَٰتِ عَصْفًۭا
Fal'aasifaati 'asfaa
Şiddetle esip yelenlere.
وَٱلنَّٰشِرَٰتِ نَشْرًۭا
Wannaashiraati nashraa
Bulutları yayıp sürenlere.
فَٱلْفَٰرِقَٰتِ فَرْقًۭا
Falfaariqaati farqaa
Gerçekle aslı olmayanı ayırt edenlere.
فَٱلْمُلْقِيَٰتِ ذِكْرًا
Falmulqiyaati zikra
Öğütleri telkin edenlere.
عُذْرًا أَوْ نُذْرًا
'Uzran aw nuzraa
Özürle suçu yok etmek hususunda olsun, yahut korkutma hususuna ait bulunsun.
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَٰقِعٌۭ
Innamaa too'adoona lawaaqi'
Şüphe yok ki size vaat edilen, mutlaka olacak.
فَإِذَا ٱلنُّجُومُ طُمِسَتْ
Fa izam nujoomu tumisat
Yıldızların ışıkları sönünce.
وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ فُرِجَتْ
Wa izas samaaa'u furijat
Ve gök yarılınca.
وَإِذَا ٱلْجِبَالُ نُسِفَتْ
Wa izal jibaalu nusifat
Ve dağlar, yerlerinden kopup dümdüz olunca.
وَإِذَا ٱلرُّسُلُ أُقِّتَتْ
Wa izar Rusulu uqqitat
Ve peygamberler toplanınca.
لِأَىِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ
Li ayyi yawmin ujjilat
Hangi gün için geciktirildi bunlar?
لِيَوْمِ ٱلْفَصْلِ
Li yawmil Fasl
Ayırma günü için.
وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا يَوْمُ ٱلْفَصْلِ
Wa maaa adraaka maa yawmul fasl
Ve nedir, bilir misin ayırma günü?
وَيْلٌۭ يَوْمَئِذٍۢ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Wailuny yawma 'izillilmukazzibeen
Vay hallerine o gün yalanlayanların.
أَلَمْ نُهْلِكِ ٱلْأَوَّلِينَ
Alam nuhlikil awwaleen
Önce gelenleri helak etmedik mi?
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ ٱلْءَاخِرِينَ
Summa nutbi'uhumul aakhireen
Sonra da son gelenleri tutar, katarız onlara.
كَذَٰلِكَ نَفْعَلُ بِٱلْمُجْرِمِينَ
Kazzlika naf'alu bilmujrimeen
Böyle yaparız günahkarlara.
وَيْلٌۭ يَوْمَئِذٍۢ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Wailunw yawma 'izil lil mukazzibeen
Vay hallerine o gün yalanlayanların.
أَلَمْ نَخْلُقكُّم مِّن مَّآءٍۢ مَّهِينٍۢ
Alam nakhlukkum mimmaaa'im maheen
Sizi, bayağı ve azıcık bir sudan yaratmadık mı?
فَجَعَلْنَٰهُ فِى قَرَارٍۢ مَّكِينٍ
Faja'alnaahu fee qaraarim makeen
Derken onu, karar edilecek kuvvetli bir yerde tutmadık mı?
إِلَىٰ قَدَرٍۢ مَّعْلُومٍۢ
Illaa qadrim ma'loom
Bilinen bir müddete dek.
فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ ٱلْقَٰدِرُونَ
Faqadarnaa fani'mal qaadiroon
Derken taktir ettik yaratılışını, ne güzel de takdir ederiz biz.
وَيْلٌۭ يَوْمَئِذٍۢ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Wailuny yawma 'izil lilmukazzibeen
Vay hallerine o gün yalanlayanların.
أَلَمْ نَجْعَلِ ٱلْأَرْضَ كِفَاتًا
Alam naj'alil arda kifaataa
Yeryüzünü, bir toplantı yeri olarak halk etmedik mi?
أَحْيَآءًۭ وَأَمْوَٰتًۭا
Ahyaaa'anw wa amwaataa
Dirilere ve ölülere.
وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَٰسِىَ شَٰمِخَٰتٍۢ وَأَسْقَيْنَٰكُم مَّآءًۭ فُرَاتًۭا
Wa ja'alnaa feehaa rawaasiya shaamikhaatinw wa asqainaakum maaa'an furaataa
Ve orada, sabit ve metin dağlar yarattık ve sizi, tatlı suyla suvardık.
وَيْلٌۭ يَوْمَئِذٍۢ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Wailuny yawma 'izil lilmukazzibeen
Vay hallerine o gün yalanlayanların.
ٱنطَلِقُوٓا۟ إِلَىٰ مَا كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ
Intaliqooo ilaa maa kuntum bihee tukazziboon
Haydi yürüyün yalanladığınıza doğru.
ٱنطَلِقُوٓا۟ إِلَىٰ ظِلٍّۢ ذِى ثَلَٰثِ شُعَبٍۢ
Intaliqooo ilaa zillin zee salaasi shu'ab
Yürüyün üç kola ayrılmış gölgeye doğru.