بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
ٱلرَّحْمَٰنُ
Ar Rahmaan
O Rahman,
عَلَّمَ ٱلْقُرْءَانَ
'Allamal Quran
O öğretti Kur'an'ı,
خَلَقَ ٱلْإِنسَٰنَ
Khalaqal insaan
O yarattı insanı,
عَلَّمَهُ ٱلْبَيَانَ
'Allamalhul bayaan
O belletti ona beyanı.
ٱلشَّمْسُ وَٱلْقَمَرُ بِحُسْبَانٍۢ
Ashshamsu walqamaru bihusbaan
Güneş ve Ay. Hesaba bağlıdır herbirinin her şeyi.
وَٱلنَّجْمُ وَٱلشَّجَرُ يَسْجُدَانِ
Wannajmu washshajaru yasjudan
Çimen/yıldız ve ağaç secde ediyorlar.
وَٱلسَّمَآءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ ٱلْمِيزَانَ
Wassamaaa'a rafa'ahaa wa wada'al Meezan
Ve gök. Yükseltti onu. Ve koydu şaşmaz ölçüyü, mizanı.
أَلَّا تَطْغَوْا۟ فِى ٱلْمِيزَانِ
Allaa tatghaw fil meezaan
Azgınlık etmeyin ölçü ve tartıda, saptırmayın mizanı.
وَأَقِيمُوا۟ ٱلْوَزْنَ بِٱلْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا۟ ٱلْمِيزَانَ
Wa aqeemul wazna bilqisti wa laa tukhsirul meezaan
Ölçüyü titizlikle, adaletle koruyun ve hüsrana araç yapmayın mizanı.
وَٱلْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ
Wal arda wada'ahaa lilanaame
Ve yerküre. Koydu onu toprakta yaşayacak yaratıklar için.
فِيهَا فَٰكِهَةٌۭ وَٱلنَّخْلُ ذَاتُ ٱلْأَكْمَامِ
Feehaa faakihatunw wan nakhlu zaatul akmaam
Bir meyve var onda. Ve salkımlarla donatılmış hurma ağaçları.
وَٱلْحَبُّ ذُو ٱلْعَصْفِ وَٱلرَّيْحَانُ
Walhabbu zul 'asfi war Raihaanu
Çimli ve samanlı dâne ve hoş kokulu otlar vardır.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fabi ayyi aalaaa'i Rabbikumaa tukazzibaan
Bu böyle iken, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
خَلَقَ ٱلْإِنسَٰنَ مِن صَلْصَٰلٍۢ كَٱلْفَخَّارِ
Khalaqal insaana min salsaalin kalfakhkhaari
İnsanı, pişirilmiş çamur gibi kuru bir balçıktan yarattı.
وَخَلَقَ ٱلْجَآنَّ مِن مَّارِجٍۢ مِّن نَّارٍۢ
Wa khalaqal jaaan mim maarijim min naar
Cini de ateşin dumansızından yarattı.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fabi ayyi aalaaa'i Rabbikumaa tukazzibaan
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
رَبُّ ٱلْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ ٱلْمَغْرِبَيْنِ
Rabbul mashriqayni wa Rabbul maghribayni
İki doğunun Rabbi de O'dur, iki batının Rabbi de.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fabi ayyi aalaaa'i Rabbikumaa tukazzibaan
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
مَرَجَ ٱلْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ
Marajal bahrayni yalta qiyaani
Salmıştır iki denizi; buluşup kucaklaşıyorlar.
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌۭ لَّا يَبْغِيَانِ
Bainahumaa barzakhul laa yabghiyaan
Bir ayırıcı var aralarında; kendi sınırlarını aşmıyorlar.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fabi ayyi aalaaa'i Rabbikumaa tukazzibaan
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
يَخْرُجُ مِنْهُمَا ٱللُّؤْلُؤُ وَٱلْمَرْجَانُ
Yakhruju minhumal lu 'lu u wal marjaanu
Çıkıyor onlardan inci ile mercan.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fabi ayyi aalaaa'i Rabbikumaa tukazzibaan
Peki Rabbinizin nimetlerinden hangisini sayarsınız yalan?
وَلَهُ ٱلْجَوَارِ ٱلْمُنشَـَٔاتُ فِى ٱلْبَحْرِ كَٱلْأَعْلَٰمِ
Wa lahul jawaaril mun sha'aatu fil bahri kal a'laam
Denizde koca dağlar gibi akıp giden o görkemli gemiler de O'nundur.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fabi ayyi aalaaa'i Rabbikumaa tukazzibaan.
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍۢ
Kullu man 'alaihaa faan
Yer üzerinde bulunan herkes yok olacaktır.
وَيَبْقَىٰ وَجْهُ رَبِّكَ ذُو ٱلْجَلَٰلِ وَٱلْإِكْرَامِ
Wa yabqaa wajhu rabbika zul jalaali wal ikraam
Sadece o bağış ve celal sahibi Rabbinin yüzü kalacaktır.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fabi ayyi aalaaa'i Rabbikumaa tukazzibaan.
Peki, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?
يَسْـَٔلُهُۥ مَن فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ ۚ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِى شَأْنٍۢ
Yas'aluhoo man fissamaawaati walard; kulla ywmin huwa fee shaan
Göklerde ve yerde kim varsa O'ndan ister. O, her an yeni bir iş ve oluştadır.
فَبِأَىِّ ءَالَآءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fabi ayyi aalaaa'i Rabbikumaa tukazzibaan.
Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlıyorsunuz?