بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
ٱقْرَأْ بِٱسْمِ رَبِّكَ ٱلَّذِى خَلَقَ
Iqra bismi rab bikal lazee khalaq
Yaratan Rabbinin adıyla oku/çağır!
خَلَقَ ٱلْإِنسَٰنَ مِنْ عَلَقٍ
Khalaqal insaana min 'alaq
İnsanı, embriyodan/ilişip yapışan bir sudan/sevgi ve ilgiden/husûmetten yarattı.
ٱقْرَأْ وَرَبُّكَ ٱلْأَكْرَمُ
Iqra wa rab bukal akram
Oku! Rabbin Ekrem'dir/en büyük cömertliğin sahibidir.
ٱلَّذِى عَلَّمَ بِٱلْقَلَمِ
Al lazee 'allama bil qalam
O'dur kalemle öğreten!
عَلَّمَ ٱلْإِنسَٰنَ مَا لَمْ يَعْلَمْ
'Al lamal insaana ma lam y'alam
İnsana bilmediğini öğretti.
كَلَّآ إِنَّ ٱلْإِنسَٰنَ لَيَطْغَىٰٓ
Kallaa innal insaana layatghaa
İş, sanıldığı gibi değil! İnsan gerçekten azar:
أَن رَّءَاهُ ٱسْتَغْنَىٰٓ
Ar-ra aahus taghnaa
Kendisini her türlü ihtiyacın üstünde görmüştür.
إِنَّ إِلَىٰ رَبِّكَ ٱلرُّجْعَىٰٓ
Innna ilaa rabbikar ruj'aa
Oysaki, dönüş yalnız Rabbinedir!
أَرَءَيْتَ ٱلَّذِى يَنْهَىٰ
Ara-aital lazee yanhaa
Gördün mü o yasaklayanı,
عَبْدًا إِذَا صَلَّىٰٓ
'Abdan iza sallaa
Bir kulu namaz kılarken/dua ederken;
أَرَءَيْتَ إِن كَانَ عَلَى ٱلْهُدَىٰٓ
Ara-aita in kana 'alal hudaa
Gördün mü! Ya o iyilik ve doğruluk üzere ise?!
أَوْ أَمَرَ بِٱلتَّقْوَىٰٓ
Au amara bit taqwaa
Ya o, takvayı emrediyorsa!
أَرَءَيْتَ إِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰٓ
Ara-aita in kaz zaba wa ta walla
Gördün mü! Ya şu yalanlamış, sırt dönmüşse!
أَلَمْ يَعْلَم بِأَنَّ ٱللَّهَ يَرَىٰ
Alam y'alam bi-an nal lahaa yaraa
Bilmedi mi ki Allah gerçekten görür!
كَلَّا لَئِن لَّمْ يَنتَهِ لَنَسْفَعًۢا بِٱلنَّاصِيَةِ
Kalla la illam yantahi la nasfa'am bin nasiyah
İş, sandığı gibi değil! Eğer vazgeçmezse yemin olsun, o alnı mutlaka tutup sürteceğiz!
نَاصِيَةٍۢ كَٰذِبَةٍ خَاطِئَةٍۢ
Nasiyatin kazi batin khaatiyah
O yalancı, o günahkâr alnı.
فَلْيَدْعُ نَادِيَهُۥ
Fal yad'u naadiyah
Hadi çağırsın derneğini/kurultayını!
سَنَدْعُ ٱلزَّبَانِيَةَ
Sanad 'uz zabaaniyah
Biz de çağıracağız zebanileri!
كَلَّا لَا تُطِعْهُ وَٱسْجُدْ وَٱقْتَرِب ۩
Kalla; la tuti'hu wasjud waqtarib
Sakın, sakın! Ona boyun eğme; secde et ve yaklaş!