بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
وَٱلسَّمَآءِ وَٱلطَّارِقِ
Wassamaaa'i wattaariq
Andolsun göğe ve geceleyin gelene.
وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلطَّارِقُ
Wa maaa adraaka mattaariq
Ve bilir misin nedir geceleyin gelen?
ٱلنَّجْمُ ٱلثَّاقِبُ
Annajmus saaqib
Parıl parıl parlıyan yıldız.
إِن كُلُّ نَفْسٍۢ لَّمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌۭ
In kullu nafsil lammaa 'alaihaa haafiz
Hiçbir kimse yoktur ki onun bir gözetip koruyan memuru bulunmasın.
فَلْيَنظُرِ ٱلْإِنسَٰنُ مِمَّ خُلِقَ
Fal yanzuril insaanu mimma khuliq
Artık insan, bir baksın neden yaratıldı?
خُلِقَ مِن مَّآءٍۢ دَافِقٍۢ
Khuliqa mim maaa'in daafiq
Yaratıldı sıçrayarak akan bir sudan.
يَخْرُجُ مِنۢ بَيْنِ ٱلصُّلْبِ وَٱلتَّرَآئِبِ
Yakhruju mim bainissulbi wat taraaa'ib
Belden çıkar ve kaburga kemiklerinin arasından.
إِنَّهُۥ عَلَىٰ رَجْعِهِۦ لَقَادِرٌۭ
Innahoo 'alaa raj'ihee laqaadir
Şüphe yok ki ölümden sonra tekrar onu hayata döndürmiye de gücü yeter.
يَوْمَ تُبْلَى ٱلسَّرَآئِرُ
Yawma tublas saraaa'ir
O gün, bütün gizli şeyler, meydana vurulur.
فَمَا لَهُۥ مِن قُوَّةٍۢ وَلَا نَاصِرٍۢ
Famaa lahoo min quwwatinw wa laa naasir
Artık onun ne bir gücü kalır, ne de ona yardım eden olur.
وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلرَّجْعِ
Wassamaaa'i zaatir raj'
Andolsun yağmur yağdıran göğe.
وَٱلْأَرْضِ ذَاتِ ٱلصَّدْعِ
Wal ardi zaatis sad'
Ve nebat bitirmek için çatlayıp yarılan yere.
إِنَّهُۥ لَقَوْلٌۭ فَصْلٌۭ
Innahoo laqawlun fasl
Şüphe yok ki o, her şeyi ayırt eden kesin bir söz elbet.
وَمَا هُوَ بِٱلْهَزْلِ
Wa maa huwa bil hazl
Ve o, şaka değil elbet.
إِنَّهُمْ يَكِيدُونَ كَيْدًۭا
Innahum yakeedoona kaidaa
Şüphe yok ki onlar, bir düzendir, kurup duruyorlar.
وَأَكِيدُ كَيْدًۭا
Wa akeedu kaidaa
Ve ben de onlara karşı koyup duruyorum.
فَمَهِّلِ ٱلْكَٰفِرِينَ أَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًۢا
Famahhilil kaafireena amhilhum ruwaidaa
Artık mühlet ver kafirlere mühlet ver onlara az bir müddet.