بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ
ٱلْقَارِعَةُ
Al qaari'ah
O şiddetli bir gürültüyle gelip çatacak, yürekleri koparacak felaket.
مَا ٱلْقَارِعَةُ
Mal qaariah
Nedir o şiddetli bir gürültüyle gelip çatacak, yürekleri kopacak felaket?
وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا ٱلْقَارِعَةُ
Wa maa adraaka mal qaari'ah
Ve ne bildirdi sana, nedir o şiddetli bir gürültüyle gelip çatacak, yürekleri koparacak felaket?
يَوْمَ يَكُونُ ٱلنَّاسُ كَٱلْفَرَاشِ ٱلْمَبْثُوثِ
Yauma ya koonun naasu kal farashil mabthooth
O gün, insanlar, kendilerini ateşlere atan, dağılıp uçuşan pervanelere benzerler.
وَتَكُونُ ٱلْجِبَالُ كَٱلْعِهْنِ ٱلْمَنفُوشِ
Wa ta koonul jibalu kal 'ihnil manfoosh
Ve dağlar, atılmış renkli pamuklara döner.
فَأَمَّا مَن ثَقُلَتْ مَوَٰزِينُهُۥ
Fa-amma man thaqulat mawa zeenuh
Artık kimin ki terazilerindeki tartısı ağır gelir.
فَهُوَ فِى عِيشَةٍۢ رَّاضِيَةٍۢ
Fahuwa fee 'ishatir raadiyah
O, hoşnut, razı bir geçimdedir.
وَأَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَٰزِينُهُۥ
Wa amma man khaffat mawa zeenuh
Ve fakat kimin ki terazilerdeki tartısı hafif gelir.
فَأُمُّهُۥ هَاوِيَةٌۭ
Fa-ummuhu haawiyah
Onun, ana kucağı gibi sığınacak yeri, ana yurdu, cehennem uçurumudur.
وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا هِيَهْ
Wa maa adraaka maa hiyah
Ve ne bildirdi sana, nedir cehennem uçurumu?
نَارٌ حَامِيَةٌۢ
Naarun hamiyah
O, pek kızgın bir ateştir.